24 Ağustos 2010 Salı

Ruhumuz Aç Kaldı

Kasım 2009

Günaydın Şaşkınbakkalda yeni bir burger house açmış. Et bizim işimiz sloganından yola çıkarak burgerin de yapsak yapsak en iyisini biz yaparız diye düşümmüş olacak ki , kendine bir hedef kitle seçip ( bu hedef kitlede bebek arabalı aileler yok) ona göre dekorasyonundan , tabak-çanak, çatal-bıçağına kadar ( lafın gelişi çatal dedim zira biz çatal ve bıçak namına bir şey göremedik) bir konsept yaratmaya çalışmış.

Bir kenarda uzun ve bir o kadar da geniş masif dikdörtgen tek bir masa yer alırken diğer kenarda ise ikişer kişilik yine masif kare küçük masacıklar yerleştirilmiş. İnsanlar kocaman masada tanımadıkları insanlarla yanyana yemek yerken ya bir nevi okul yemek hanesi ya da biz hepimiz kocaman bir aileyiz ve kocaman burgerler yemeye geldik havası verilmeye çalışılmış. Küçük masacıklarda ise yeni sevgililer gözgöze samimi bir şekilde burgerlerini yesinler diye düşünülmüş.

Çok sayıda sahip olduğum mimar arkadaşlarım sayesinde az çok yerleşim planlarından anlamakla birlikte eminim ki burayı yapan mimar kişi ölçek konusunda sanırım bir hata yapmış. Çünkü bir tarafda yer alan dikdörtgen masanın genişliği gereksiz bir biçimde fazla iken kare masalar ise gereğinden fazla küçük olduğu için burgerlerin içinde bulunduğu konsept tepsiler eğer bir de patates istediyseniz masaya maalesef sığamıyorlar. Ayrıca mekan gereksiz yere o kadar daraltılmış ki masalar arasında iki insanın geçebilmesi için göbeklerini içeri çekip yan dönmeleri gerekiyor.

Basamakla çıklan bu mekana bir rampa konulmamış olmasından anlıyoruz ki mekanın hitap ettiği kitle bebekararabasız aileler,sevgililer, öğrenciler,bekarlar,evli olup cocuğu olmayanlar, cocuğu olup da kendi kendine yürüyebilen ve sandalyeye oturabilen cocuklular. Ancak evdeki hesap çarşıya uymamış olacak ki inatla o daracık mekana bebek arabalı girmek isteyen insanlar kapısında kuyruk oluşturuyor. Çünkü ince hesapla mekana sadece iki bebek arabası sığabiliyor. Haa arabalardan biri geçiş yolunu tıkadığı için de zaten gelen geçen arabaya çarpıp içindeki bebeği epey rahatsız ediyor.

Gelelim ortamı bu kadar handikapla dolu olan mekanın yemeklerine. Patates kızartması oldukça başarılı , iri iri doğranmış olmasına rağmen hem çıtır, hem yumuşak hem de lezzetli. Burgerleri ise isteğe göre etleri 140 gr ve 200 gr olarak iki boy olarak sunulmuş. Biz 140 gr tercih etik ve oldukça doyurucu olduğunu gördük. Köfteler kalın olduğu için içi az pişmiş olarak geliyor. Ben mantarlı burgeri tercih ettim, içi oldukça dolu , soslu , ve yüksek bir burgerdi kendisi. Ancak içindeki muhteviyattan ötürü bunu elle yemek pek mümkün gözükmemekteydi, fakat sanırım yine konsept gereği çatal ve bıçak servis edilmemişti. Ben afiyetle yemeye çalışırken sosu bir yana içindeki mantarları bir yana saçıldı maalesef. Üstüme başıma akıtmadan bir an önce bitirmeye çalışmaktan yediğim burgerden bir tad alamadım. Bu büyüklükte bir burgerin kesinklikle çatal ve bıçakla yenilmesi gerekliliği konusunda kocamla hem fikir olup , artık yattığı yerde sıkılan kızımızı kucağımıza alıp bir an önce hesabı ödeyerek mekandan ayrılmak zorunda kaldık. Çünkü sırada bekleyen daha bir sürü bebek arabalı insana yer açmamız gerekiyordu.

Sonuçta karnımızı doyurmayı başarabildik ama ruhumuz aç kaldı…..


Hiç yorum yok: