Bu aralar ne moda derseniz yalnız gezmek diyebiliriz. Nereden mi biliyoruz Beyhan'ın yazdığı son yazıda verdiği bilgilerden. http://onthewayagain.blogspot.com/2011/07/kadn-basna-yalnz.html
Oysa benim için hiç bir zaman cazip olmamıştır yalnız gezmek. Benim gezme anlayışıma tersdir. Ben gördüğüm bir güzelliği o anda yanımdaki ile paylaşmalıyım ki içimdeki coşku daha da artsın. Fotoğraf çektirecek birini bulamadığımda yanımdakiyle aynı karede çıkabilmek için sekiz olup maymun olmayı severim ben. Kaldı ki artık hayatımızın çocuklu kısmına geçtiğimize göre bizim için 'çocuklu gezmek' şart oldu. Bir çocukla beraber gezmenin ilk başta insana ürkütücü geldiğini biliyorum. Bir kere sadece sırt çantası ile çıkamazsın yola, karı koca için küçük bir çanta yetse de çocuk için koca bir valiz hazırlamak gerekir. Tüm olasılıkları düşünüp üç günlüğüne de gitsen en az 3-5 yedek alırsın. Sıcak bir yere de gitsen, belki yağmur yağar belki akşam soğuk olur diye kalın bir şeyler de alırsın. Olası rahatsızlıkları tahmin edip gerekli ilaçları, mamaları , biberonları, ateşölçeri almazsan olmaz. Valizin haricinde olmazsa olmazınız bebek arabasını da almak zorundasınızdır. Yolda uyursa üstüne örtmek için küçük bir örtü, toplu taşıma ile gidiyorsanız sıkılınca insanlara rahatsızlık vermesin diye oyalayıcı oyuncak, kitap vs. alırsınız. Deniz tatiline gidecekseniz nereye koysanız çok yer kaplayan plaj oyuncaklarını da unutmamanız gerekecektir. Yanınıza almaya üşenirseniz de plajda yan şezlongda ki çocukaların oyuncaklarına sulanan çocuğunuzu zaptetmeyi göze almışsınızdır demektir. Bütün bu saydıklarımı taşıyacak bir taşıyıcıya ihtiyacınız olsa da genelde bu işi karı koca paylaşarak halledebilirsiniz .
Yola çıkış öncesi genelde anne için bir kabus niteliği taşır. Bir şey unutma endişesi ile evin içinde dört dönersiniz. Siz bir yandan eşyaları yerleştirirsiniz çocuğunuz diğer yandan ' anne fu ne? ' diyerek yerleştirdiklerinizi çıkarır. 'Evladım yapma sen biraz şurada oyuncaklarınla oyna, karıştırma valizi' diyerek onu odadan çıkartmaya çalışsanız da fayda etmez. En ideali onu babaya teslim edip kendinizi de odaya kapatarak sakince bu işi halletmeye çalışmaktır. Ama emin olun hiç de sakin bitmez.
Bizim için gezmek gerçekten vazgeçilmez bir tutku olduğu için Beren doğdukdan sonra belki bir müddet ara verip sonrasında onun la birlikte de gezmeye devam edebileceğimize inandık. Tamam kabul edelim zorlukları olabilir, eskisi rahat da olamayız , çocuk biz gezeceğiz diye düzeninden de olabilir ama napalım bundan sonra dizimizi kırıp oturmalımıydık? Olmaz dedik ve ilk seyahatimizi sekiz aylıkken hafta sonu için Antakya'ya giderek yaptık. Kalabaklık bir grup gittiğimizden eşya taşımak sorun olmadı. O sıralar yeni yemek yemeye başladığı için fazla bir şey yemesi gerekmedi, meyve ,anne sütü ve mamayla idare etti. Sabahları bizle beraber kalktı (mecburen) uykusu geldiğinde arabada, omuzda uyudu. Aman yemek yemedi, uyku uyumadı diye dert etmedik, kendi haline bıraktık. Yürümediği için peşinden koşmak gerekmedi, arabada , kucakta taşıtık durduk kendisini nöbetle. O da pek bir uyum sağladı ekibe sıkıntı vermedi. İlk sınavı geçti.
On iki aylıkken Kemer'e gittik. Hiç bir zaman tercih etmeyeceğimiz beş yıldızlı herşey dahil bir otel seçtik. Aman otelde kalırız , denize girer , kız için gerekli her şey açık büfede olur düşüncesiydi bizi buna iten. Ancak Beren gene bir şey yemedi açık büfeden, mama ve sütle idare etti, otelde çok sıkıldık, biz de aldık kızı ver elini Adrasan, ver elini Phasilis, Olimpos her gün farklı bir yerde denize girdik. Parayı beş yıldızlı otele gömmekle kaldık bir işe yaramadı...
Bu sene ise tam 2 yaşını bitirdiğinde ise Dubrownik deydik. Artık yürüdüğü için peşinden koşmak gerekti. Biz de serbest bıraktık. O önde biz arkada koştuk. Elimizde bebek arabası , sırtımızda yedekli 2 ayrı çantasıyla , kah omuzda uyuyarak, kah yanımızda yürüyerek dolandık. Pizza ve makarnayla idare etti. Ama hem otobüse, hem tekneye bindi. Hem denize girdi, hem kumda oynadı. Elimizde bebek arabası bir tekneden bir tekneye atladık. Otobüs kuyruğunda bekledi. Yorulduk mu? Evet yorulduk. Bütün bunlara değdi mi ? Evet değdi. Bundan sonraki hayatımız çocuklu olacağına göre kısmen hem o bize uyacak , hem de biz ona uyacağız. Bizimle birlikte gidebildiğimiz her yere götüreceğiz.
Çocukla seyahate çıkarken, ezberinizi bozacaksınız. Bırakın uyku ve yemek düzeni bozulsun dönünce tekrar yerine gelir. Yemiyorsa uyumuyorsa dert etmeyeceksiniz. Üç gün aç kalsa bir şey olmaz, uykusu gelince de zaten uyur. Yük taşımaya hazırlıklı olacaksınız. Olacak O Kadar programının efsanevi muhabiri ' Tam teçhizatlı Cevat Kelle'' modunda dolaşmaya alışacaksınız.
Amaç gezmekse hiç bir şey durdurmamalı sizi. İster yalnız, ister kalabalık, ister kadın başınıza , ister çoluk cocuk, ister sevgilinizle, ister tatil arkadaşınızla kafanızın,kalbinizin götürdüğü yere gidin. Gidin görün ve geri dönüp gidemeyenlere anlatın ki onlar da gitmiş kadar olsunlar.
4 yorum:
yasi ya hep gülerek okuyorum yazdıklarını,sen evindeki koltuktan fevkelede bir köşe koltuk yazarı oldun cıktın.. diyecegim daha cok yaz..bayiliyorum ben..
herkes kendi bavulunu kendi taşır....
Ben de sevmem yalnız gezmeyi,aynen dediğin gibi gördüğüm güzellikleri yanımdakiyle paylaşmak isterim..Zaten ben de bir teraziyim :)
Çocukla gezmek zor olsa da gezmekten vazgeçmemek gerek :)
Size katılıyorum, mutlaka çocukla gezmek gerek onlarında ortama, bizim yaşam şeklimize alışmaları gerek diye aMa yazdıklarınızı ikiz olduğunda herşeyi ikiyle çarpmak gerektiği için arabasız hiç bir yere gidemez durumdayız.Biz biraz daha büyüsünler ve sırt çantalarını kendileri taşıyabilir duruma gelsinlerde yurt dışı gezisi yapalım diye bekliyoruz.Deneyimlerinizi çok büyük keyifle okuyoruz.
Yorum Gönder