6 Mayıs 2012 Pazar

YİNE YENİDEN FREIBURG

      Çok uzun zaman oldu değil mi bir yerden bir yere gitmeyeli...Bir otel odasında uyanmayalı....Mini barı açıp küçük çikolataları mideye indirmeyeli. Sabahın köründe kalkıp acele ile bir şeyler atıştırıp elimize haritayı alıp kendimizi sokaklara vurmayalı.... Tatil arkadaşım ile birlikte zamanımız geldi galiba yola çıkmaya demiştik ki benim için çantadan süpriz olarak çıkan  üç günlük bir   iş gezisi üstümde ki ölü toprağını atmak için bir fırsat oldu. Tabi ki iş gezisi de olsa , üç gün kadar kısa bile olsa , daha önce gidip gördüğüm bir yer de olsa , bunu  keyfe dönüştürmemek için bir bahane olamazdı benim için. Nitekim gayet de güzel dolu dolu geçen   bir üç gündü.
   Tam iki sene önce  yine nisan ayında gitmiştim Freiburg ' a. Çok maceralı bir geziydi benim için. Üç günlüğüne gidip patlayan bir yanardağ yüzünden  Avrupada iptal edilen uşak seferleri sebebi ile  yedi   günde dönebilmiştim. Bu maceramı merak edenler http://kelimelerarasinda.blogspot.com/search/label/freiburg linke tıklayarak bu  yazımı da  okuyabilirler.....
   
     Geçen sefer marjinal gezgin  arkadaşlarım  http://arzuylabeyhan.blogspot.com/ blogunun  sahiplerinden Beyhan ile bu kente gitmişken  bu sefer bloğun diğer  sahibi Arzu ile  gitmek ayrı bir mutluluktu  benim için. İkisi de bu şehri ayrı ayrı ama benimle birlikte gördüler :) Tabi burası onların  gezdikleri yerler kadar enteresan , macera dolu bir kent   olmasa da yine de Arzu ya  burada yaşanabilir dedirtmeyi başardı.  
     Kaldığımız otel şehrin içinde küçük sevimli butik bir oteldi. İçini karıştırabileceğim bir mini barı, eşantiyon şampuan ve bonesi , tek kullanımlık terlikleri   yoktu ama her zaman olduğu gibi benim için sorun değildi. 
      
      Kaldığımız günler boyunca sürekli yağmur yağdı ama bu bizim arnavut kaldırımlı sokakları arşınlamamıza engel değildi. Şeker değildik ki eriyelim mantığı ile çıktık yola . En fazla ayakkabılarımız  su alırdı ben de hazır bahane yaratarak kendime su geçirmez bir ayakkabı alırdım. Nitekim aldım da :)

     Freiburg da anlatılan bir rivayete  göre sokaklardaki kanallara bekar birini iterseniz  o kişi evlenirmiş . Ben de bunu ispatlamak için gerekli kişileri kanala itme teşebbüsünde bulundum ama başarıya ulaşamadım.  Keramet Freiburgda   da ıslanmak ise ha kanala düşmüşsün  ha yağmurda ıslanmışsın  ikisi de aynı kapıya çıkıyor değil mi ? Bekleyelim ve görelim derim ben. 

     Feiburg bir alışveriş cennetiymiş. Geçen sefer bunu pek tecrübe edememiştim ama bu sefer ara sokakları gezerken ne kadar  enteresan dükkanlar olduğunu görme imkanımız oldu. Öğrendiğimize göre Fransa ve İsviçre sınırında olan bu kente alışveriş için gelen epey insan oluyormuş. İsviçrenin avrupanın en pahalı şehri olduğunu öğrendikten sonra ( bu konu ile ilgili çok yakın zamanda daha detaylı yazılarım olacak beni bekleyin ) kasalardaki muazzam kuyruğa bir anlam verebildim. 
     Bu arada Kara Ormanların ( blackforest) yine o muhteşem doğasına hayran kaldım.Yeşilin bin bir tonu, bulutlara uzanan ağaçlar, yağmurda ıslanan çimenler huzur bulmak için yeterdi. Meşhur kara orman tavuğunu görmek için yol boyunca gözümü dört açtım ama maalesef  ancak dondurulmuş ve doldurumuş bir tanesi ile karşılaşabildim. Bizim bildiğimiz tavukalara göre biraz irice olan bu hayvan , bana bir tavukdan çok bir kartalı çağrıştırdı diyebilirim.

       Yediklerimiz ve yemediklerimizden de bahsedecek olursak zor bir geziydi diyebilirim.Arzu ile beraber yürüttüğümüz 2 haftalık dengeli beslenme olayına küçük bir almanya molası vermiş olduk. Önümüze gelen her şeyi yedik içtik diyebiliriz kısaca. Geleneksel  kendi biralarını üreten Martinsbräu'da   yediğimiz kremalı sarımsaklı  soğan çorbası  ve   http://www.greiffenegg.de/ linkde detaylarını göreceğiniz  muhteşem Freiburg manzarası eşliğinde yediğimiz kremalı balık  ve crem brule bizim dengeli beslenmeyi alt üst etmeye yetti de arttı bile.

Bunlar yediklerimizdi . Yemediklerimiz ise sadece vitrininden bakmakla  yetindiğimiz aşağıdaki tatlılar oldu.
Bir daha yolum Freiburg'a düşer mi bilemem ama eminim ki yine aynı keyifle sokaklarında yürür, aynı keyifle yemeklerini yer, yine aynı kahkahaları atar ve yine aynı  güzellikler ile dönerim.
Not: Fotoların bazıları Arzu ya ait olup burada kullanmama izin verdiği için teşekkür ederim. (aslında izin almadım ama olsun, bu da bir nevi izin talebi sayılır :))