Çok uzun zaman oldu değil mi bir yerden bir yere gitmeyeli...Bir otel odasında uyanmayalı....Mini barı açıp küçük çikolataları mideye indirmeyeli. Sabahın köründe kalkıp acele ile bir şeyler atıştırıp elimize haritayı alıp kendimizi sokaklara vurmayalı.... Tatil arkadaşım ile birlikte zamanımız geldi galiba yola çıkmaya demiştik ki benim için çantadan süpriz olarak çıkan üç günlük bir iş gezisi üstümde ki ölü toprağını atmak için bir fırsat oldu. Tabi ki iş gezisi de olsa , üç gün kadar kısa bile olsa , daha önce gidip gördüğüm bir yer de olsa , bunu keyfe dönüştürmemek için bir bahane olamazdı benim için. Nitekim gayet de güzel dolu dolu geçen bir üç gündü.
Tam iki sene önce yine nisan ayında gitmiştim Freiburg ' a. Çok maceralı bir geziydi benim için. Üç günlüğüne gidip patlayan bir yanardağ yüzünden Avrupada iptal edilen uşak seferleri sebebi ile yedi günde dönebilmiştim. Bu maceramı merak edenler http://kelimelerarasinda.blogspot.com/search/label/freiburg linke tıklayarak bu yazımı da okuyabilirler.....
Geçen sefer marjinal gezgin arkadaşlarım http://arzuylabeyhan.blogspot.com/ blogunun sahiplerinden Beyhan ile bu kente gitmişken bu sefer bloğun diğer sahibi Arzu ile gitmek ayrı bir mutluluktu benim için. İkisi de bu şehri ayrı ayrı ama benimle birlikte gördüler :) Tabi burası onların gezdikleri yerler kadar enteresan , macera dolu bir kent olmasa da yine de Arzu ya burada yaşanabilir dedirtmeyi başardı.
Kaldığımız otel şehrin içinde küçük sevimli butik bir oteldi. İçini karıştırabileceğim bir mini barı, eşantiyon şampuan ve bonesi , tek kullanımlık terlikleri yoktu ama her zaman olduğu gibi benim için sorun değildi.
Kaldığımız günler boyunca sürekli yağmur yağdı ama bu bizim arnavut kaldırımlı sokakları arşınlamamıza engel değildi. Şeker değildik ki eriyelim mantığı ile çıktık yola . En fazla ayakkabılarımız su alırdı ben de hazır bahane yaratarak kendime su geçirmez bir ayakkabı alırdım. Nitekim aldım da :)
Freiburg da anlatılan bir rivayete göre sokaklardaki kanallara bekar birini iterseniz o kişi evlenirmiş . Ben de bunu ispatlamak için gerekli kişileri kanala itme teşebbüsünde bulundum ama başarıya ulaşamadım. Keramet Freiburgda da ıslanmak ise ha kanala düşmüşsün ha yağmurda ıslanmışsın ikisi de aynı kapıya çıkıyor değil mi ? Bekleyelim ve görelim derim ben.
Freiburg da anlatılan bir rivayete göre sokaklardaki kanallara bekar birini iterseniz o kişi evlenirmiş . Ben de bunu ispatlamak için gerekli kişileri kanala itme teşebbüsünde bulundum ama başarıya ulaşamadım. Keramet Freiburgda da ıslanmak ise ha kanala düşmüşsün ha yağmurda ıslanmışsın ikisi de aynı kapıya çıkıyor değil mi ? Bekleyelim ve görelim derim ben.
Feiburg bir alışveriş cennetiymiş. Geçen sefer bunu pek tecrübe edememiştim ama bu sefer ara sokakları gezerken ne kadar enteresan dükkanlar olduğunu görme imkanımız oldu. Öğrendiğimize göre Fransa ve İsviçre sınırında olan bu kente alışveriş için gelen epey insan oluyormuş. İsviçrenin avrupanın en pahalı şehri olduğunu öğrendikten sonra ( bu konu ile ilgili çok yakın zamanda daha detaylı yazılarım olacak beni bekleyin ) kasalardaki muazzam kuyruğa bir anlam verebildim.
Bu arada Kara Ormanların ( blackforest) yine o muhteşem doğasına hayran kaldım.Yeşilin bin bir tonu, bulutlara uzanan ağaçlar, yağmurda ıslanan çimenler huzur bulmak için yeterdi. Meşhur kara orman tavuğunu görmek için yol boyunca gözümü dört açtım ama maalesef ancak dondurulmuş ve doldurumuş bir tanesi ile karşılaşabildim. Bizim bildiğimiz tavukalara göre biraz irice olan bu hayvan , bana bir tavukdan çok bir kartalı çağrıştırdı diyebilirim.
Yediklerimiz ve yemediklerimizden de bahsedecek olursak zor bir geziydi diyebilirim.Arzu ile beraber yürüttüğümüz 2 haftalık dengeli beslenme olayına küçük bir almanya molası vermiş olduk. Önümüze gelen her şeyi yedik içtik diyebiliriz kısaca. Geleneksel kendi biralarını üreten Martinsbräu'da yediğimiz kremalı sarımsaklı soğan çorbası ve http://www.greiffenegg.de/ linkde detaylarını göreceğiniz muhteşem Freiburg manzarası eşliğinde yediğimiz kremalı balık ve crem brule bizim dengeli beslenmeyi alt üst etmeye yetti de arttı bile.
Bir daha yolum Freiburg'a düşer mi bilemem ama eminim ki yine aynı keyifle sokaklarında yürür, aynı keyifle yemeklerini yer, yine aynı kahkahaları atar ve yine aynı güzellikler ile dönerim.
Not: Fotoların bazıları Arzu ya ait olup burada kullanmama izin verdiği için teşekkür ederim. (aslında izin almadım ama olsun, bu da bir nevi izin talebi sayılır :))
3 yorum:
izin verdim gitti:))
kısa ama çok eğlenceli bir geziydi, aklımıza geldikçe, tebessüm ettirecek bol bol anıyla dolu... Sende çok güzel anlatmışsın yolculuğumuzu, kalemine sağlık.
anıların hepsini yazmak mümkün değildi ancak bir kısmını buraya yazabildim,aklına gelen devam edebilir altına :)) hodri meydan
bazı yerler vardır ya işin düşmese varlığını bile bilmezsin.. Durup dururken gitmezssin oraya ya da gidip göremedim diye üzülmessin.Frieburg bu katagoriye girebilir çok rahat. Çok güzel bir yer olsa da, en en en güzel olmadıkça bir türlü o en üst mertebeye erişemez.. dünyada ki diğer güzel yerler gibi bir yerdir.. ama bazen böyle bir yer eger cok eglenceli bir yol arkadasin varsa, bir de yanardag patlamissa dunyanin en guzel yerlerinden biri olarak hafizana yerlesir. sirf bu guzel anilari bir daha yazamak icin soyle yasimizı basimızı aldıgımızda bence gideriz yine freiburg a.. :)
Yorum Gönder