Her şey eve bir virüs girmesiyle başlar , ancak virüsün kim tarafından nasıl eve girdiği hala tartışma konusudur. Şüpheler iki kişi üzerinde toplanmış olup her gün onlarca insanla muattap olan işe gidip gelen baba , ve okula gidip gelen abla zan altındadır. Lohusa bendeniz ve minik vatandaş evde kendi mesaimizi icra ettiğimizden bu konuda en masum kişiler olarak yer almaktayız.
Ancak ilk burnu tıkanan minik vatandaş olunca ' amanın nasıl üşüttük biz bu çocuğu diyerek ' suçu önce kendimde aradım. O zorla nefes almaya çalıştıkça biri sanki benim boğazıma bastı ben nefes alamadım. Sonrasında aramızdaki yakın ilişkiden mi diyelim benim burnum da tıkandı ve boğazım ağrımaya başladı. Hah dedim bir bu eksikti biz çocuğu iyileştirelim derken kendimizi de hasta ettik bravo bana. Bir elimde okyanus suyu diğerinde pastil başucumda limonu çay göğsümde minik vatandaş ile iyileşmeye çalışıyoruz . Tabi bu ikilinin ayrılmaz üçüncü üyesi de okuldan gelince boş kalan omzumdaki yerini alıp meşhur aşk üçgenimizi oluşturmuş oluyoruz. Tabi bu üçgen bize yol su elektrik olarak geri dönüş sağlıyor ve dün gece ablamız da hapşuruk ve öksürük ile hastalar kervanına katılıyor.
Şimdi sorarım size bir evde hasta olan bir bireyin diğerlerine bunu bulaştırmama olasılığı nedir? Bizim gibi yakın temas ve ilişki içinde olanlarda bu olasılık koca bir sıfırdır. Peki bir suçlu aramanın bir anlamı var mıdır ? Tavuk mu yumurtadan çıkar yoksa yumurta mı tavuktan çıkar sorusu kadar anlamsızdır bu soruyu sormak . Tabi ki yoktur sonuç olarak hepimiz hastayız ve bunun başlangıç noktasını sorgulamak anlamsızdır. Şimdi yapılacak tek şey sonuca odaklanıp iyileşmek için seferber olmaktır.
Tabi bütün bu olanlar olurken baba nerede diye soracak olursanız kendisi aslında en başta ' hasta oluyorum galiba diyip bir iki ilaçla hastalığı teğet geçerek olayı minimum hasarla şimdilik atlatmış gözüküyor . Darısı diğer aile bireylerinin başına diyelim ve konuyu şimdilik kapatalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder