12 Kasım 2013 Salı

MARGARİN İLE TEREYAĞI TABU YIKAR MI?

   

     Her şey ailede başlar derler. Özellikle yeme alışkanlığının edinilebileceği yegane yer ailedir. Bizim evimizde her sabah kahvaltı sofrası hazır olurdu. Her ne kadar çalışan bir kadın olsa da, annem bizi zinhar kahvaltı etmeden okula göndermezdi. O yüzden üniversite  için İstanbul'a geldiğimde yurttan kahvaltı yapamadan çıkmak bana ilk başlarda çok tuhaf gelmişti. Edinilmiş alışkanlıklardan biranda vazgeçmek insanda soğuk duş etkisi yaratırmış. Bir yanımın eksik kaldığını hissetmiştim. Bu sebepten okula girer girmez koşar adım kantine gider, kahvaltımı yapar, kendime gelirdim. 

     Birçok şeyi annemden öğrendim. Pasta börek işinde belli standartları vardı. Özelikle sıvı yağ kullanırdı ve mutlaka ölçünün daha azını koyardı karışımlarına. Margarin ve tereyağı içeren pastaları yapmayı tercih etmezdi. Çok nadir ve mecburiyetten kullanım dışında margarin girmezdi evimize.  

    Bendeki bu margarin ve tereyağı korkusu buradan gelir. Ne zaman farklı bir kek, börek, pasta yapmak için tarif karıştırsam, karşıma çıkan margarin ve tereyağı yüzünden vazgeçerim. Annemin kızıyım ya, margarin de tereyağı da koymam pastalarımın içine, korkarım. Ben bu iki zararlı maddeyi kullanmam ama kullanılmış olan tüm pasta ve börekleri de gönül rahatlığı ile yerim. Hiç de geri kalmam. Benin sorunum, bunların yediklerimin içinde olduğunu gözlerimle görmemiş olmam ve buna kendimi alet etmemiş olmam. Bu nasıl bir psikolojidir bilemem, ama sanki ben görmeyince daha az zararlı oluyor bu meretler. 

     Tabi bu tereyağı ve margarin takıntımdan dolayı bugüne kadar çok dar bir çerçevede kaldı repertuarımdaki pastalar. İnsanın havuçlu kekten bir adım öteye geçememesi artık bir noktadan sonra ağır gelmeye başlıyor. Farklı sularda yüzmek, farklı tatlara yelken açmak isteği bir kurt gibi sizi kemiriyor. Ta ki kırılma noktasına gelip de ben bugün farklı bir lezzet yapmalıyım diye yataktan fırlayıp, dolaptaki tart tepsisini karşıma alıp, bugün seninle çok güzel şeyler başaracağız diyene kadar. 

    Başlangıcı biraz zor olsa da, margarin ve tereyağını unun ortasına yumurta ile birlikte koyup da yoğurmaya başlayınca, korkunun ecele faydası olmadığını anlamış bulunuyorum. İşte yıllardır uzak durduğum ikili şimdi ellerimin arasında un ve yumurta ile birleşerek o leziz tart hamuru olmak için adım adım ilerliyor. Yoğurma işlemi bittikten sonra o afilli tart kalıbına incecik olarak açılıp serilen hamurun üzerine gelsin elmalar tarçınlar... 

    Aslında tarifte hamurun bir kısmının dolapta dondurulup, elmaların üzerinin dondurulan hamuru rendelemek sureti ile kapatılması gerektiği yazıyordu ama sabırsız ben, donmasını beklemeden o muhteşem (!) tasarım yeteneğimi konuşturarak, resimde görmüş olduğunuz deseni elde ettim J. Şeritler tamamen doğaçlama eseri ortaya çıkmış olup, aynısını benden tekrar bekleyenlere bunun mümkün olmadığını üzülerek belirtmek isterim. 
      
   
 Gelelim görüntüsü itibariyle güzel olan bu elmalı tartın tadının nasıl olduğunu anlatmaya. Bu konuda tabi ki görüşleri benim için çok değerli olan kocam, hamurunun gayet kıvamlı, lezzetli bir tart olduğunu belirterek, ilk denememde beni onurlandırmıştır. Görüşleri itibariyle bana torpil geçtiğini düşünenler varsa yanılıyorlartadına bakan misafirlerimin de çalışmamı gayet başarılı bulduklarını dile getirmiş olduklarını buradan belirtmekte fayda görüyorum.        
   Tabuları yıkmak kolay değil. Benim için margarin ve tereyağı tabusu tam 38. yaşımda ancak yıkıldı. Darısı diğer tabularımın başına

Hiç yorum yok: