Kadın odanın diğer
köşesinde, önünde duran tuvale ağlayan bir kadın portresi çiziyordu. Resme
öylesine dalmıştı ki dışarıda gök delinmiş umrunda bile değildi. Hiçbir güç onu
şu an duyduğu keyiften alıkoyamazdı. Adamın bir bardak çay istemesini bile
duymamazlıktan geldi. Kapının sesi
ikisini birden ayrı ayrı daldıkları rüyadan uyandırdı. Gelen ev sahibiydi.
Birikmiş üç aylık kirayı nasıl ödeyeceklerini soruyordu. Malum o da aldığı kira ile geçiniyordu. Ve
artık dayanacak gücü kalmamıştı. Eğer üç gün içinde ödemezler ise evi boşaltmalarını istedi. Adam odaya
geldiğinde kadın ile göz göze geldi.
Dışarıda çakan şimşek odayı aydınlattı. Ardından bir çatırtı, bir gümbürtü
kadın ağzını açtı. Rüzgar odadaki her şeyi
havalandırdı. Kadının saçları uçuyordu. Adamın hırkası.
-Biliyorsun değil mi hepsi senin suçun
-Ne demek benim suçum
-Bütün gün pencerenin önünde oturup dışarıyı seyretmek karın
doyurmuyor diyorum.
-Boş oturmuyorum, gözlem yapıyorum ben.
-Ne gözlemi allah
aşkına, o pencereden gördüklerin deniz, tekne, ve martılardan başka bir şey
değil ki . Hah bir de bugün ilaveten rüzgar, şimşek ve yağmur görüyorsun. Başka
ne görmeyi umuyorsun ki?
-Tekrar yazmamı sağlayacak küçük bir şey.
-Şu adamların istediklerini yazsan olmuyor mu ? Bak iyi de
para veriyorlar. Benim sergiye daha çok var ve onu bekleyecek kadar gücümüz
yok.
-Sen bari bunu söyleme. İnanmadığım bir şeyi nasıl yazayım? Sırf kiramı
ödeyeceğim diye kelimelere ihanet edemem ben.
-Senin o ihanet edemediğin kelimelerin var ya , inan senin
onları düşündüğün kadar onlar seni düşünmüyorlar. Düşünselerdi senin o lanet
olası kafanın içinden çıkıp kağıdın
üstüne dökülürler ve şu an seninle bu
konuşmayı yapmak zorunda bırakmazlardı beni.
Kadın elindeki
fırçaları yere fırlatıp odadan çıktı.
Adam suratına çarpan bu tokat ile bir süre kıpırdamadan kaldı. Az önce pencereden fırtınayı seyrederken parlayan gözleri şimdi
buğulanmıştı. Boğazının tam ortasına oturan yumru nefes almasını
güçleştiriyordu. Dışarıda çakan şimşek bir kez daha odayı aydınlattı. Ardından
bir çatırtı, bir gümbürtü.
Adam yazı masasının olduğu köşeye yürüdü. Bilgisayarı açtı,
klavyeye dokundu.
BÖLÜM 1
SAHNE 1
Sarışın kadın adama doğru yaklaşır, botokslu gözlerini
kırparak, dolgun dudaklarını büzerek sorar.
-Seviyor musun?
-Seviyorum
-Bir daha söyle
-Seviyorum.
-Bir daha
-Seviyorum.
-Ben de seni sevgilim.
2 yorum:
Öykünün geçtiği ortam çok güzel, fırtınalı deniz manzarası, rüzgarın evi dağıtması filan iyi kurgulamışsın... Devamında olup biten, her ne kesimden, erkek ve kadın ne tür iş yapıyor olursa olsunlar, tartışmaların aynı sebepten çıktığını, aynı şekilde sonlandığını düşündürüyor. O kısım biraz daha sıradışı olabilirmiş sanki...
Yorum Gönder