22 Ocak 2015 Perşembe

FIRTINA

     
   Adam tül perdeyi aralamış bakarken gülümsüyordu. Dışarıda yer gök ile birleşmiş, ağaçlar savruluyor, tekneler azgın dalgalar ile boğuşuyordu. Yani ortada pek de öyle insanı gülümseten bir durum  yoktu. Ama adamın gözleri parlıyor, resmen dışarıdaki fırtınadan keyif alıyordu.
    Kadın  odanın diğer köşesinde, önünde duran tuvale ağlayan bir kadın portresi çiziyordu. Resme öylesine dalmıştı ki dışarıda gök delinmiş umrunda bile değildi. Hiçbir güç onu şu an duyduğu keyiften alıkoyamazdı. Adamın bir bardak çay istemesini bile duymamazlıktan  geldi. Kapının sesi ikisini birden ayrı ayrı daldıkları rüyadan uyandırdı. Gelen ev sahibiydi. Birikmiş üç aylık kirayı nasıl ödeyeceklerini soruyordu.  Malum o da aldığı kira ile geçiniyordu. Ve artık dayanacak gücü kalmamıştı. Eğer üç gün içinde ödemezler ise  evi boşaltmalarını istedi. Adam odaya geldiğinde kadın  ile göz göze geldi. Dışarıda çakan şimşek odayı aydınlattı. Ardından bir çatırtı, bir gümbürtü kadın ağzını açtı. Rüzgar odadaki her şeyi  havalandırdı. Kadının saçları uçuyordu. Adamın hırkası.
-Biliyorsun değil mi hepsi senin suçun
-Ne demek benim suçum
-Bütün gün pencerenin önünde oturup dışarıyı seyretmek karın doyurmuyor diyorum.
-Boş oturmuyorum, gözlem yapıyorum ben.
-Ne  gözlemi allah aşkına, o pencereden gördüklerin deniz, tekne, ve martılardan başka bir şey değil ki . Hah bir de bugün ilaveten rüzgar, şimşek ve yağmur görüyorsun. Başka ne görmeyi umuyorsun ki?
-Tekrar yazmamı sağlayacak küçük bir şey.
-Şu adamların istediklerini yazsan olmuyor mu ? Bak iyi de para veriyorlar. Benim sergiye daha çok var ve onu bekleyecek kadar gücümüz yok.
-Sen bari bunu söyleme. İnanmadığım  bir şeyi nasıl yazayım? Sırf kiramı ödeyeceğim diye kelimelere ihanet edemem ben.
-Senin o ihanet edemediğin kelimelerin var ya , inan senin onları düşündüğün kadar onlar seni düşünmüyorlar. Düşünselerdi senin o lanet olası kafanın içinden çıkıp   kağıdın üstüne dökülürler ve şu an  seninle bu konuşmayı yapmak zorunda bırakmazlardı beni.
   Kadın  elindeki fırçaları yere fırlatıp odadan çıktı.
   Adam suratına çarpan bu tokat ile bir süre kıpırdamadan kaldı. Az önce pencereden fırtınayı seyrederken parlayan gözleri şimdi buğulanmıştı. Boğazının tam ortasına oturan yumru nefes almasını güçleştiriyordu. Dışarıda çakan şimşek bir kez daha odayı aydınlattı. Ardından bir çatırtı, bir gümbürtü.
Adam yazı masasının olduğu köşeye yürüdü. Bilgisayarı açtı, klavyeye dokundu.
BÖLÜM 1
SAHNE 1
Sarışın kadın adama doğru yaklaşır, botokslu gözlerini kırparak, dolgun dudaklarını büzerek sorar.
-Seviyor musun?
-Seviyorum
-Bir daha söyle
-Seviyorum.
-Bir daha
-Seviyorum.

-Ben de seni sevgilim. 

2 yorum:

ışınonur dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
ışınonur dedi ki...

Öykünün geçtiği ortam çok güzel, fırtınalı deniz manzarası, rüzgarın evi dağıtması filan iyi kurgulamışsın... Devamında olup biten, her ne kesimden, erkek ve kadın ne tür iş yapıyor olursa olsunlar, tartışmaların aynı sebepten çıktığını, aynı şekilde sonlandığını düşündürüyor. O kısım biraz daha sıradışı olabilirmiş sanki...