DELİnin biri kuyuya bir taş atmış kırk akıllı çıkaramamış. Hikaye işte burada başlamış.
Köyün DELİsi diye kimse önemsemezmiş Aziz'i . Dolanır dururmuş o bağ senin bu bahçe benim. İlişmezmiş kimselere.DELİdir ne yapsa yeridir diye kimse de ona ilişmezmiş. Onu görüp yolunu değiştiren de yokmuş köyde. Kim ne verirse onu yer, kim bir yer gösterirsen orada uyur, kimseyle konuşmazmış. Köyün çocukları ' DELİ DELİ kulakları küpeli diye bir şarkı uydurmuş. Aziz'i gördüklerinde başlarlarmış bu şarkıyı söylemeye. Hepsinin kafasında bir DELİ hunisi Aziz önde çocuklar arkada dolaşırlarmış köyün sokaklarında.
Neden DELİrdiği hakkında çeşitli söylentiler varmış. Bir rivayete göre DELİ divane aşık olmuş hayırsız bir güzele. Kız buna önceleri yüz vermiş sonrasında astarını istemiş. Sevdiği kızın bir başkasına vardığını görünce de divanelik gitmiş DELİlik kalmış üzerinde Aziz'in.
Aşkın tüm DELİlik hallerini yaşamış Aziz. Aç kalmış açıkta kalmış, günlerce uykusuz kalmış. Köyün yanında bir çöl olsa Mecnun gibi kendini çöllere vuracakmış.
Bazen kahvede sohbet edenlerin arasına öyle bir lafla dalarmış ki düşünürmüş köylüler DELİ mi dahi mi diye . Aziz'e olan hayranlıkları bir kat daha artar onun gibi DELİ olmak için can atarlarmış. Bazen de öyle laflar edermiş ki DELİ saçması deyip gülerlermiş ardından.Oysa bilmezlermiş DELİ Aziz''in aklından neler geçtiğini. DELİ Aziz'in bam teline bastıklarında neler olabileceği hakkında bir fikirleri yokmuş.
Bir gün hacı hacıyı mekkede DELİ DELİyi dakkada bulur misali biri çıkmış bizim DELİ Aziz'in karşısına. Demiş ki ona ' ben senden daha DELİyim bas git buralardan, iki karpuz bir koltuğa nasıl sığmazsa iki DELİ de bir köye sığmaz.' Aziz bakmış pabuç pahalı bu DELİ bozuntusunun yerinde gözü var, üstelik çok iyi de DELİ taklidi yapıyor, köylüyü de kandırmayı başarmak üzere bu sahtekardan kurtulmak için ne yapabileceğini düşünmeye başlamış. DELİ bu hiç düşünür mü demeyin, her ne kadar DELİ de olsa bir aklı var, ve her aklı olan insan gibi Aziz de düşünürmüş.
Düşünmüş taşınmış, doluya koymuş olmamış, boşa koymuş dolmamış, az gitmiş uz gitmiş dere tepe düz gitmiş, saklamış samanı gelmemiş zamanı. Sonunda almış eline kocaman bir taş gitmiş meydandaki kuyunu başına kahvedeki köylülerin onu izlediğinden emin olduktan sonra bırakmış taşı kuyunun içine. Koca taş kuyunun duvarlarına çarpa çarpa flooooosssshhhhh sesi yankılanarak varmış kuyunun dibindeki suyun içine.Taş öyle bir ses çıkarmış ki kahvede miskin miskin oturan kırk akıllı adam koşmuş gelmiş kuyunun başına şaşkınlıkla. Bir bakmışlar ki koca taş kuyunun dibindeki suyun üstünde öylece durmakta.
Düşünme sırası şimdi kırk akıllıdaymış. Kırk akıllı ile birlikte DELİ Bozuntusu da düşünmeye başlamış. DELİ nin akıllı ile birlikte düşündüğü görülmüş duyulmuş şey değilmiş. O an çıkmış DELİ bozuntusunun foyası ortaya. Akıllı olup ben dünyanın kahrını çekeceğime DELİ olayım da dünya benim kahrımı çeksin diye bu yola başvurmuş. Ama DELi olmak öyle her yiğidin harcı değilmiş. Yol bileceksin yordam bileceksin, bir DELİ nasıl davranır onu öğrenip öyle kandıracaksın akıllı insanları . Ha bir de sadece akıllıları kandırabileceğini, gerçek DELİ ye rastladın mı da anında enseleneceğini unutmayacaksın.
Gelelim şimdi biz kendi masalımızın sonuna. O gün bugündür o taş o kuyuda, kırk akıllı kuyunun başında , DELİ Aziz kahve duvarının üzerinde , DELİ bozuntusu da kendine yeni köy aramak üzere yollarda dolanıp dururmuş. Bize de şu kerevetin üstüne çıkıp düşünmekten başka bir iş kalmamış. Varın siz karar verin akıllı mıyız yoksa deli miyiz diye.
1 yorum:
bu yaziya yorum yapmamisim.. su siralar hazir deliyken birseyler yazmaliydim oysa..
sayisal loto yine cikmadi.. yine..
bu nedenle simdi birsey yazamayacagim..
Yorum Gönder