Bizler oldum olası gitmeyi seven bir topluluğuz. Olur da bir yere gidemesek bile gitmeyi konuşuruz. Dilimize pelesenk olmuştur '' ah şimdi bir otobüste olsak da nereye gittiğimiz bile belli olmasa '' cümlesi. Bazen toplaşır gideriz. Bu gitmeler eğlencelidir, komiktir. Türlü türlü anılar, fotoğraflar kalır bize. Bazen de tek tek gideriz. Tek başımıza olsak da biliriz ki kalbi bizimle olan bir grup insan vardır ardımızda bıraktığımız. Bazen de tek tek aynı anda dünyanın farklı kıtalarında oluruz. Döndüğümüzde en ayrıntısına kadar anlatırız ne gördük ne yaşadık. Bizimle gelemeyenlere fotoğraflar ve yazdığımız küçük notlarla gelmiş kadar olmalarını sağlarız. Gidemeyenler hiç üzülmez gidip göremedikleri için. Kıskançlık krizlerine girmeyiz. İçimizden birinin bile gidebilmiş olması bizi fazlası ile mutlu eder. Biz birbirimizin mutluluğundan kendimize pay çıkarırız.
Bugünlerde hep beraber bir yerlere pek gidemiyoruz. Önceden bir öğlen paydosunda karar verip planlar yapıp o planlara harfiyen uyardık. Sırt çantamız her daim hazır kapı arkasındaydı. Kimse oyun bozanlık yapamazdı. Yapmak da istemezdi zaten . Sonraları küçük ayrıntılar girdi her birimizin hayatına. O küçük ayrıntılar karar verdi ne zaman nereye gidebileceğimize. O ayrıntıları da kattık yaptığımız planlara.Kapı arkasında ki sırt çantaları oldu mu sana oldu mu sana koca bir bavul. Gün geldi çok güzel dahil oldular aramıza , gün geldi yapılan planları son gün bozdular farkında olmadan. Kimi annesinin karnında dedi ki '' üzgünüm anne otur oturduğun yerde ne işin var o kadar uzaklarda. '' Kimi de Roma da bir otel odasında '' içmiyyyyycem o ilacııııııı, evimize gidelim annneeeeee '' diye ateşler içinde ağlarken erken dönüş bileti aldırdı bize.
Ayrıntılar arttıkça zorlaştı belki gitmeler ama esas maharet onlarla beraber gidebilmek. Belki şekli değişecek bu gitmelerin. Eskisi gibi sadece tarihi turistik yerler gezilmeyecek, dağ bayır tırmanılmayacak, dereler aşılmayacak, gidilecek yerde'' acaba oyun parkı var mı '' diye bakılacak . Ziyaret edilecek yerlerde ilk sıraya alacak bu parklar. Arnavut kaldırımlarında puset itmek belki çok yoracak bizi ama soluduğumuz o başka yer havası verecek o gücü bize.
Bizler mutlaka yeniden düşmeliyiz yollara . Çünkü o yollar bağlıyor bizi birbirimize. Çok uzak olması gerekmiyor bu havayı değiştirmek için. Arabaya atlayıp , tekerlerin dönmesini sağlamak yeterli bizim için. Nasıl olsa bir yere varır o tekerlekler yeter ki biz o ilk adımı atalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder