16 Kasım 2014 Pazar

DEĞİŞEN ROLLER

 


 
 Bazen gökyüzüne bakar, bir yıldız kaydığını hayal edersin. O yıldız kaymasa da, bir dilek tutar gerçekleşmesini beklersin. Hayatın sana getirdiği tesadüf dediğin şeyler, aslında o kaymayan yıldıza bakıp da tuttuğun dileklerdir. 

  O gün, o saatte, o sınıfta olmam her ne kadar bir tesadüf gibi görünse de aslında oynanması gereken senaryonun bir parçasıydı. Hoca ''sen de katılmak ister misin ?'' diye sorduğunda, biraz ürkek biraz şaşkınlıkla ''iyi ama ben sizin öğrenciniz değilim ki'' diye cevap verdim. Ardından sahnede kendimi verilen replikleri okurken buldum. ''Natalya Ivanovna senin, cumartesi saat ikide amfide ol, tekstini de unutma.'' 

  Bir kaç dakika öylece kalakaldım. Bir yanım çığlık atıp zıplamak isterken, diğer yanım da ''Natalya İvanovna da kim?'' diye düşünüyordu. Tekst hangi tekstti? Misafir öğrenci olarak girdiğim bu dersten, kıskanç bakışlar altında  Natalya İvanovna ile birlikte kol kola  çıkıyordum. 

   İnsan hayallerinin peşinden koşar. Ancak bu sefer hayal benim peşimden koşmuştu . Yıllarca göğsümün sol köşesinde sakladığım yasak aşk, birden kendine bir yol  bulup gün ışığına çıkmıştı!  

  O gece hiç uyumadım. Gözlerimi kapadığım an, birden sahne ışıkları yanıyor, alkışlar eşliğinde seyirciyi selamlıyordum. Gözlerimi açtığımda ise gözyaşlarımı tutamıyordum. 

  Ertesi gün teksti başından sonuna defalarca okudum. Önce Maşa oldum, sonra Olga, daha sonra İrina. Hatta Verşinin bile oldum. Ama hiç biri Natalya Ivanovna kadar ben  değildi. 

  Her prova sonrası biraz daha Nataşa oluyordum. Duruşum, bakışım, konuşmam değişmişti. Hırçın, çıkarcı, hırslı ve şirret biri olup çıktım. Her ne kadar rolüm az da olsa, sahneye çıktığım o anlarda sanki tüm dünya küçülüyor, ben devleşiyordum. Hayallerim gerçek oluyordu. Varsın o “üç kız kardeş” başrolde oynasın. Ben o oyunun kötü karakteriydim ve kötü karakterler her zaman daha çok akılda kalırdı. 

  O sene oyun sahnelenmedi. Bütün yazı Nataşa ile birlikte geçirdim. Yeni sezon toplantısında içimdeki Nataşa dile geldi ve ''Hocam, ben bu sene komedi oynamak istiyorum. Geçen sene çok yorucuydu, içim daraldı'' dedim. Bu cümleyi kuran ben değildim! Yani ben olamazdım! Olmamalıydım! Bütün sınıfın şaşkın bakışları altında hoca bana döndü ve ''demek ki bu sene hiç bir oyunda yoksun, Aysun, Natalya Ivanovna senin'' dedi. 

  O an yuuuhhhh sesleri ve çürük yumurta yağmuru eşliğinde ışıklar söndü, perde kapandı. Ben olduğum yere yığıldım. Hayallerim elimden uçup gitti. 


  Defalarca özür dilememe rağmen rolü geri alamadım. Hayatım boyunca Aysun'dan nefret ettim. 




Hiç yorum yok: